açıv
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
açıv
1. Açma. Tükenni ~: dükkanı açma, col ~: yol açma, köz ~: göz açma, gözü açma. 2. Acı, üzüntü, keder, acıma, üzülme. ~ sınamak: acı sınamak, acı çekmek, ~ körme!: Acı görme, hüzünlenme!, ~ cılamuk: acı gözyaşı, cüregine ~ tüşmek: kalbine acı girmek. 3. Öfke, sinir, kızgınlık. ~ bolmak: sinir bozmak, ~ etmek: sinirlendirmek, canını sıkmak, ~u üsünde: öfkesi üstünde, ~una ketmek: canı sıkılmak, ~un almak: öfkesini gidermek, kızgınlığını çıkarmak, ~uñu tıy: asabına hakim ol, öfkeni tut, ~u burnunu uçundadı: öfkesi burnunun ucunda, ~ eter üçün: sinirlendirmek için, çatlatmak için, senñe ~ğa: sana inadına, seni kızdırmak için, ~ğa etgença: kızdırmaya yapmışçasına, inadına yapmış gibi, ~u sınñandan sora: öfkesi geçtikten sonra, ~ tiymek: acı girmek, acı düşmek, cüregine ~ tiygendi: kalbine acı düştü, ~ söz: kızdırıcı söz, ~dan carılmak: öfkeden çatlamak, ~u burnuna çabdı: öfkesi burnuna vurdu, ~ etgen: sinirlendiren, ~ duşman, akıl tos: öfke düşman, akıl dost (a.s.), ~ birni horlar, akıl miñni horlar: öfke biri yener, akıl bini yener (a.s.), ~ ne ullu bolsa da tavnu buzmaz: öfke ne kadar büyük olsa da dağı yıkamaz (a.s.).