açı
Turkish to Pure Turkish Dictionary (Kuleli, 2013)
açı
[Köken: Uydurukça] Bucak
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
açı
и. 1) мат. почмак; 2) күч. караш, караш ноктасы
Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)
açı
Türkiye Türkçesi: açı
Azerbaycan Türkçesi: bucag
Başkurt Türkçesi: bosmak
Kazak Türkçesi: burış
Kırgız Türkçesi: burç
Özbek Türkçesi: burçak
Tatar Türkçesi: poçmak
Türkmen Türkçesi: burç
Uygur Türkçesi: buluŋ
Rusça: ugol
Kyrgyz—Turkish Dictionary
açı-
1. ekşimek, tahammür etmek; acılanmak; kımız açıdı: kımız ekşidi; 2. ağrı hissetmek; balaga booru açıdı: çocuğa acıdı.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
açı
acı, ekşi, hüzün, acı, keskin, şiddetli, sert. ~ şibiji: acı biber, ~ tatıv: acı tat, süt ~dı: süt ekşidi, ~ cılamuk: acı gözyaşı, ~ iyis: ekşi koku, ~ cel: keskin rüzgar, ~ avruv: şiddetli hastalık, ~ cuvab: sert cevap, ~ tilli: keskin dilli, ~ kıyınlık: şiddetli felaket, ~ duşman (tuşman): hiddetli düşman, ~ kazavat: şiddetli savaş, ~ küreş: sert mücadele, ~ boyav: keskin renk, ~ kızıl: açık kırmızı, ~ kızıl terk oñar: açık kırmızı çabuk solar (a.s.), şibijini ~sı: biberin acısı, ~ bolsa da açık söz aşhı: acı olsa da açık söz yahşi (a.s.), açı kızıl terk oñar, bek süygen terk döñer: açık kırmızı çabuk solar, çok seven çabuk usanır (a.s.), turu söz ~: doğru söz acı (gelir) (d.).
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
açı
yaşlı kadın, hanım nine· I, 87 bkz> eçi