turklehceleri.org

Tuz

Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)

tuz

и. төрле мәгъ. тоз ◊ tuzla buz чәлпәрәмә; tuzu kuru дарысы коры

Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)

tuz

Türkiye Türkçesi: tuz
Azerbaycan Türkçesi: duz
Başkurt Türkçesi: toⱬ
Kazak Türkçesi: tuz
Kırgız Türkçesi: tuz
Özbek Türkçesi: tuz
Tatar Türkçesi: toz
Türkmen Türkçesi: duz
Uygur Türkçesi: tuz
Rusça: sol'

Explanatory Azerbaijani Dictionary (Orucovun, 2006)

tuz

[pol. tuz, əsli alm. Dous]
1. Qumar kağızlarında: ortasında bir xal olan qiymətcə ən yüksək kart. Xaç tuz. – [Cəbi:] Xeyr, olmaz, gərək tuz vuraq, kimə çıxsa o, bank qoysun. S.S.Axundov.
2. məc. dan. Hər hansı bir mühitdə yüksək mövqe tutan nüfuzlu şəxs. Maliyyə tuzları. – [Rəşid:] ..Bu saat Bakının tuzları fəhləyə ləbbeyk deyir, o ki qaldı mən olam. M.Hüseyn. // Hər hansı bir mühitdə şöhrət qazanmış, tanınmış şəxs. Teatr tuzları. Tuzlar yığışıblar.

Uzbek—English Dictionary (Dirks, 2005)

tuz

1: salt; food. ~ini ko'r-/~ini ye-/~ini ichib, ~lug'iga tupla-/~ini oqla- to show gratitude to s.o. (lit., 'May the food (we have given) make him blind.'). ~(im) ko'r qilgur said of s.o. who is ungrateful to a host. ~ ber- to feed, to treat (a guest) to food.

2: flatland; fallow land.

3: (Russian) ace (in cards).

Kyrgyz—Turkish Dictionary

tuz

tuz; calama tuz: kaya tuzu; tuz aramı: nankör; tuz tat-: ekmeği tuzu tatmak, ikramdan ve misafirperverlikten istifade etmek; tuz tatış: hep birlikte ikram edilmek kudaydın tuzun uurdadımbı!: allahın tuzunu çalmadım ya!: benim nem eksik!: tuz ursun! (başlıca. nankör hakkında ilenç sözüdür); özüm menen bir tatkan tuzum ursun başıñan folk.: benimle beraber tattığın tuz vursun!: kızmatımdan tartınıp kırk ciğit. seni tuz urdu folk.: siz, kırk yiğit. benim hizmetimden ayrıldınız. bu nankörlüktür; tuz atta-: es. (antiçme şekillerinden biridir), tuz üzerinden atlamak; tuz kötörülüp turat: kısmet böyle beliriyor; tuz buyursa yahut tuz kötörülsö yahut tuz bolso: kısmet olursa; tuzum bolso, kelermin folk.: kısmet olursa gelirim; tuzğa siy- es.: haklılığı, suçsuzluğu hakkında yemin etmek (harfiyen.: tuza işemek; bu ant en kuvvetli, en korkunç sayılırdı); tuzuña siysem, oñombu? folk.: sana verdiğim sözü, andımı, bozarsam, iyi olur mu hiç?; tuzğa siydir-: haklılığı, auçsuzluğu hakkında yemin ettirmek (harfiyen.: tuza işetmek); tuz kömgöndöy köm-: serseriyi gömer gibi, saygı göstermeksizin, lazım gelen merasime riayet etmeksizin gömmek.

Uyghur—Turkish Dictionary (Kurban, 2016)

tuz

Tuz. Ashning tuzini körmek – Yemeğin tuzuna bakmak.

Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)

tuz

tuz. hant ~: yemek tuzu, hırs (kaya) ~: kaya tuzu, gırt ~: çekilmemiş tuz, ~ orun: tuz yatağı, mallağa tuz atığız: hayvanlara tuz veriniz, ~u cetmegen: tuzsuz, tuzu kâfi gelmeyen, ~un ozdurmak (d): ifrata kaçmak, hatdi aşmak, ~ tuluk: tuz tulumu, carağa ~ sepgença: yaraya tuz serpmiş gibi, ~ calağan suv içedi (d): tuz yalayan su içer.

Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)

tuz

tuz· II, 18, 104, 106. 299; III, 31, 123, 184. 359

güzellik. I, 296


Last searches: