Tuvra
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
tuvra
1. Doğru, gerçek, açık, dobra. ~ söleşmek: açık konuşmak, işni ~ bolumu: işin gerçek durumu, ~ zat: doğru şey, ~sın ayt: gerçeği söyle, ~col: doğru yol, ~ bar: doğru git, tüz ~ bar: dos doğru git, ~ söz: gerçek söz, ~ hapar: doğru haber; 2. Tam. Cılnı ~ ortasında: yılın tam ortasında, ~ elni katında: tam köyün yanında, ~ ol zamanda: tam o esnada, ~ alay: tam öyle, ~ iñirge deri: tam akşama kadar; 3. Bakan, nazır. Colğa ~: yola nazır, teñizge ~: denize bakan; 4. Karşı, doğru. Bizni üyge ~: bizim eve doğru, ~mda olturadı: karşımda oturuyor; 5. Doğrusu, gerçekten. ~ alay etallık bolmaz: doğrusu öyle yapamıyacaktır, ~ anıçasın körmedim: gerçekten onun gibisini görmedim.
Last searches:
- salhane,
- Şotka,
- tanama,
- meles,
- əlhəzər,
- tögereklenmek,
- Belik,
- rahatlamaq,
- HAMİ,
- tipirchilamoq,
- tömöndö,
- Fitna,
- axırsız,
- Sham,
- Şirkət,
- mürüvvetli,
- accentuation,
- bəyim,
- vantilatör,
- kişilik,
- tuğrakeş,
- Tuvra