Tik
Turkish to Pure Turkish Dictionary (Kuleli, 2013)
tik
[Köken: Fransızca] Eti çekme, Siniri çekme
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
tik
и. тик, тартышу, тарту
Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)
tik
Türkiye Türkçesi: tik
Azerbaycan Türkçesi: tik
Başkurt Türkçesi: tartışıv tik
Kazak Türkçesi: tartuv
Kırgız Türkçesi: nerv tartışı (betkol)
Özbek Türkçesi: et tàrtişiş (käsällik)
Tatar Türkçesi: tartışu tik
Türkmen Türkçesi: çekme titreme
Uygur Türkçesi: gildiŋ
Rusça: tik
Explanatory Azerbaijani Dictionary (Orucovun, 2006)
tik
[holl. tyk, ing. tick] Döşəküzü, çexol və s. tikmək üçün işlədilən miləmil qalın parça.
Uzbek—English Dictionary (Dirks, 2005)
tik
1: vertical, straight up, upright; tall; straight.
2: (Russian) tick(ing).
Kyrgyz—Turkish Dictionary
tik
I, r. bir çeşit keten bezi (tokbez) .
II, dik, amûdî: tik tıldıy: aşağıya doğru dik; conu şorğolop tik ıldıy tüştü: coru kuşu kanatlarını kısarak, aşağıya doğru atıldı; közü tik: dik küstah gözlü; tik aykındooç gram. : mef’ ul (complement direct) .
Kyrgyz—Turkish Dictionary
tik-
III, 1. dikmek (rekzetmek) ; köz tik- : göz dikmek (dimdik gözü ayırmadan bakmak) ; üy tik- : keçe evi kurmak; 2. dikmek (iğne, iplik ile) ; 3. (Cenubî Kırgızlık’ ta) kökü ile beraber dikmek.
Uyghur—Turkish Dictionary (Kurban, 2016)
tik
Dik. Tik turmaq – Dik durmak.
Sakha—English Dictionary (Straughn, 2006)
tik-
v. to sew
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
tik
yokuş, bayır, dik. ~ örge: yokuş yukarı, ~ enişge: yokuş aşağı, ~ge örlep baradıla: yokuşa tırmanıp gidiyorlar, ~ col: dik yol, yokuşlu yol, ~ge çıkmak: bayıra çıkmak: 2. Dik, dikelme, sert, kaba, nahoş. ~ söz: dik söz, bek ~ söleşe: çok sert konuşuyorsun, ~ karav: dik bakma, sert bakma, ~ turmak: dikelmek, dikl durmak, ayağa kalkmak, uçunup töppe tüklerim ~ turdula: heyecanlanarak tepemin tüyleri dikeldiler, har ~ni bir enivü da boladı (as.): her yokuşun bir inişi vardır.