Söl
Kyrgyz—Turkish Dictionary
söl
1. yaralardan çıkan irin; plazma; 2. kad. kan.
Uyghur—Turkish Dictionary (Kurban, 2016)
söl
ağ. bk. sögel.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
söl
sâkin, dingin, zayıf, hafif. ~ boluv: sakinleşme, zayıflama, hafifleme, avruğanı bir kesek ~ boldu: hastalığı biraz hafifledi, ~ etmek: hafifletmek, darman avruvnu ~etdi: ilaç hastalığı hafifletti, otnu bir kesek ~ etigiz: ateşi biraz hafifletiniz, suv-söl bolmak (d): sel-sebil olmak.