turklehceleri.org

LEVEL

English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)

level /lˈeɪdiʃˌɪp/

1. (-ed, -ing veya -led, -ling) düzlük, düz yer
2. (mim.), taban terazisi
3. tesviye aleti
4. yatay hat, yüzey
5. irtifa sathı
6. seviye, derece
7. düz, düzlem, yatay, ufki
8. bir seviyede, bir hizada, müsavi
9. aynı irtifada
10. (k. dili) ölçülü, dengeli, muvazeneli, muntazam
11. düzeltmek, tesviye etmek, düz etmek, düz yüzey haline getirmek
12. tahrip etmek
13. bir seviyeye kaldırmak veya indirmek
14. nişan almak için doğrultmak (tüfek)
15. aynı seviyeye getirmek
16. yol veya bayırın nispi irtifalarını aletlerle ölçmek
17. (argo.) doğruyu söylemek. level crossing bir yolun demiryolundan aynı seviyede geçmesi. dead level dümdüz yüzey
18. aynılık, müsavi derece. I'll do my level best. Elimden geleni yaparım. on a level with aynı yüzeyde, aynı seviyede, bir yükseklikte. level off (hav.) kalktıktan sonra yatay olarak uçmak. pump level şakul. spirit level tesviye ruhu, tesviye aleti.

English—Turkish Dictionary (Anonymous)

level

yüzey
yatay yüzey
düzlük
düz yer
(of ile) miktar
derece
düzey
seviye
ölçü
düzleştirmek
düzeltmek
yıkmak
düzlemek
düz
aynı düzeyde
aynı hizada
bir seviyede
seviyeli
dengeli
düzgün
be.düz olarak
düzgün bir biçimde


Last searches: