turklehceleri.org

Kula

Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)

kula

с. ачык керән, коңгырт (ат төсе)

Explanatory Azerbaijani Dictionary (Orucovun, 2006)

kula

is. məh. Odun, odun parçası. Ocağa kula qoymaq. Kula doğramaq.

Kyrgyz—Turkish Dictionary

kula

I, 1. kula (at donu) ; ala- kula bk. ala I; kula ceerde: 1) koyu- kula 2) aşırı derecede kızarmış olan; kula ceerde bolup oturat: ıstakoz gibi kızarıp oturuyor (çakır- keyif adam hakkında) ; ak kula 1) beyaza çalan kula; 2) bahadır Manas’ ın atının adıdır; 2. es. ilk harmandan ruhanîlerin hissesine ayırılan kısım; 3. taş kula: dayanıklı, yiyecek hususunda kanaatkâr iş atı.


II, yuvarlanmak, düşmek, yıkılmak; cardan kuladı: yardan düştü; oozunan kulağan koppoyt, butunan kulağan kobot ats. sözden yıkılan kalkmaz, ayakta duramayıp düşense, kalkar.

Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)

kula

1. Bir renk. ~ at: kula donlu at, ala-kula: alacalı. ~ baytal: kula kısrak; 2. Geniş, uçsuz bucaksız. ~ tüz: uçsuz bucaksız ova, geniş düzlük, atağa aşxı ulan tuvsa kula tüzde bav eter (as.): babaya yahşi oğlan doğarsa ıssız ovada ahır yapar (mekâm yapar anlamına).

Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)

kula

kula renk· III, 233


Last searches: