Kerek
Kyrgyz—Turkish Dictionary
kerek
lâzım, gerek, lüzümlü, zarurî; kerek bolso, terek cigilat ats. icap ederse, kavak devrilir; kerek emes: istemez; kelse kerek: gelse gerek; kelişi kerek: gelmesi lâzım; muhakkak gelir; ; aytıp keregi cok: söylemeye lüzüm yok; kerek kıluu: 1) istihlâk yoğaltım; 2) ihtiyaçlar, talep, istek; eldiñ kerek kıluusu ösköndön ösüp bara catat: halkın ihtiyaçları günde-güne artmaktadır; öz kerekteri için; kerek- carak bk. carak.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
kerek
1. Alet, takım, el aleti. Kol ~le: el aletleri, çurukçu ~: kunduracı aletleri, at ~le: at takımları, eyer takımı, uvçuluk ~le: avcılık aletleri, üy ~le: ev aletleri, çabak tutuvçu ~le: balıkçı takımı, balık tutma aletleri; 2. İhtiyaç, gereksinim, lüzumlu şey, ihtiyaç. Ne ~di: ne lazım, neye ihtiyacın var, kezlik kesime ~di: çakı kendime lâzım, ~ ~i bardı: ne gereği var, ~ bolmak: lâzım olmak, gereksinmek, lüzum etmek, anı aytırğa ~di: onu söylemek gerek, ~in tapdırıv: ihtiyacını karşılama, ihtiyacını temin, ~ zatla: lüzumlu şeyler, ~ zamanda tabılmaz: ihtiyaç duyulduğunda bulunmaz, ~in bermek: haddini bildirmek, ağzının payını vermek, Azamat Soslannı ~in berdi: Azamat Soslan’ın ağzının payını verdi.
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
kerek
gerek, olmalı, yaraşır, lâzım, ihtiyaç, gerekli. 1. 126, 152, 163, 391;III, 44, 216, 371