Kelin
Uzbek—English Dictionary (Dirks, 2005)
kelin
bride; daughter-in-law, wife of a younger member of the family (she assumes many of the responsibilities of housekeeping as she is brought into the husband's household). ~ ko'r- to have a new daughter-in-law; to go to see a new daughter-in-law during a holiday. ~ qil- to find a wife for one's son. ~ni kelganda ko'r, sepini yoyganda ko'r Don't judge s.t. until you have seen it. ~ barmog?i (bot.) a type of grape. ~ supurgi (bot.) Diarthron vesiculosum (??). ~ tili (bot.) peppery waterwort (s. suvzamchi).
Kyrgyz—Turkish Dictionary
kelin
1. gelin; 2. genç kadın; beye tuumayınça batyal atı kalbayt, katın tuumayınca kelin atı kalbayt atsz. : kısrak doğurmadıkça “batyal” (bk.) adı kalkmaz; kadın doğurmadıkça “kelin” adı kalkmaz; kelinkesek bk. kesek 1.
Sakha—English Dictionary (Straughn, 2006)
kelin
n. back (side), behind
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
kelin
gelin. Cañı ~: yeni gelin, ~ alıv: gelin alma, ~ keltiriv: gelin getirme, ~ allına barıv: gelin karşılamaya gitme, Satanay ~ bolup kubuladı: Satanay gelin olup süzülüyor, ~i igini ulanı da igi, ulanı igini ~i da igi (as.): gelini iyinin oğlu da iyi, oğlu iyinin gelini de iyi, ~ni ayağından sürüvçünü tayağından (d): gelinin ayağından çobanın deyneğinden (uğur bereket gelir anlamına).
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
kelin
gelin·I, 404;III, 12, 242