turklehceleri.org

KURU

Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)

kuru

с. 1) төрле мәгъ. коры; 2) ябык, зәгыйфь; 3) күч. гади, кызыксыз

Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)

kuru

Türkiye Türkçesi: kuru
Azerbaycan Türkçesi: guru
Başkurt Türkçesi: koro kipkän katkan
Kazak Türkçesi: kurğak
Kırgız Türkçesi: kuru kurğak
Özbek Türkçesi: kuruk
Tatar Türkçesi: korı kipkän katkan
Türkmen Türkçesi: gūrı
Uygur Türkçesi: kuruk
Rusça: suⱨoy

Kyrgyz—Turkish Dictionary

kuru

ı, 1. kuru ( yaşın karşıtı ) ; 2. boş, hiçbir şeysiz ; kuru söz: ( işle birlikte yürümiyen ) kuru lâf; kuru çay: boş (yiyeceksiz ) çay; kuru kal- : boş elle kalmak, hiçbir şeye nail olmamak; kuru bar-: boş elle gitmek; kuru kol kaldı: boş elle kaldı ( hiç bir şeye nail olmadı) ; kuru degende: en fena takdirde, en azı; kün kuru emes: gün geçmiyor, ki … - masın … ; kuru ayakka bata cürböyt ats.: “ kuru kaşık ağız yırtar ” ( harfiyen : boş çanağa dua edilmez) .

Kyrgyz—Turkish Dictionary

kuru-

ıı, 1. kurumak; 2. ortadan kalkmak, yok olmak; lâşe haline dönmek: atım kurusun ! : adım ortadan kalksın (eğer… !) ; kuruğan söv.: mahvolası! ; 3. kuruğanda == kuru degende (bk. kuru ı, 2 ).

Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)

kuru

boş, kuru, sade, sadece, yalnız, mahrum, her, her vakit. ~ üyü: boş ev, ~ karın: boş mide, boş karın, ~ kollu: eli boş, ~ curt: boş ev, boş yer, ~ söz: boş lakırdı, ~ kaytıv: boş dönme, ~ otun: kuru odun, ~ gırcın: sade ekmek, katıksız ekmek, ~ kesi: sadece kendisi, ~ ala kelgendile: sadece onlar gelmişler, ~ seni tanıyma: yalnız seni tanıyorum, ~ kalmak: mahrum kalmak, ~ da ol etedi: hep o yapıyor, ~ da allığızğa karaybız: her vakit yolunuzu gözlüyoruz, har ~: her zaman, her vakit, ~ kolğa kuş konmaz: boş ele kuş konmaz (d), ~ kaşık avuz cırtar: boş kaşık ağız yırtar (d), ~ sözge kuvanma, kanav işge cubanma: boş lâfa sevinme, kadın gibi iş yapmaya güvenme (as), ~ tuluk süyelmez: boş tulum dik durmaz (d).


Last searches: