GO
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
go /dʒˈɛnɪtəl/
1. (went, gone) gitmek, hareket etmek, ilerlemek
2. ayrılmak
3. yarışa başlamak
4. hareket halinde olmak, işlemek, çalışmak, iş görmek
5. ses çıkarmak
6. elden gitmek, kaybolmak
7. yıkılmak
8. yeri olmak
9. devrolunmak
10. tahsis edilmek
11. yayılmak, geçmek
12. olmak
13. devam etmek
14. sonuçlanmak
15. uymak
16. ölmek
17. iptal edilmek, kaldırılmak
18. yardım etmek
19. satılmak
20. dayanmak
21. yapmak üzere olmak
22. denmek, söylenmek
23. vasıl olmak, ulaşmak
24. uzanmak, erişmek
25. (k.dili) bahse girmek
26. (k.dili) işemek. go a long way çok iş görmek, çok dayanmak
27. yüksek mevkiye ulaşmak. go about (den.) tiramola etmek. go about a task bir işi ele almak, bir işe başlamak. go abroad dış memleketlere gitmek. go after (yakalamak veya almak için sıra ile) peşinden gitmek. go against karşı gelmek, karşı olmak
28. aykırı olmak
29. aleyhinde sonuçlanmak. go ahead devam etmek
30. ileri gitmek, başlamak. the goahead izin, müsaade, başlama işareti. go all the way tamamıyle anlaşmak
31. cinsi münasebette bulunmak. go along devam etmek. Go along ! Haydi, git ! (I.)'ll go along now. Gidiyorum artık. go along with ile beraber bulunmak
32. razı olmak, kabul etmek. go around herkese yetmek
33. gezinmek
34. sarmak, çevirmek. goasyouplease keyfi, serbest, istenilen kıyafetle gidilen. go at saldırmak
35. üzerinde çalışmak. go back dönmek. go back on vefasızlık göstermek, terketmek
36. (sözünden) vazgeçmek, caymak. go bad bozulmak, çürümek. go bail for -e kefil olmak. go begging sahipsiz olmak, istenilmemek, çok ucuza satışa çıkmak. go behind aslını arastırmak. go be yond aşmak, öteye geçmek. go by geçmek, yanından geçmek
37. -e göre davranmak
38. ismi ile tanınmak. go by the board metruk kalmak
39. kaçırılmak (fırsat) go down inmek, sönmek
40. batmak (güneş, gemi)
41. yutulmak
42. azalmak, düşmek
43. yenilmek
44. (tarihe) geçmek
45. makbule geçmek
46. (İng.) üniversiteden ayrılmak
47. (briç.) düşmek. go down the drain (k.dili) boşuna sarfedilmek (para), kaçırılmak (flrsat)
48. atılmak. go far çok iş görmek
49. çok etkili olmak
50. yüksek mevkiye ulaşmak. go for -e geçmek, sayılmak
51. peşinde olmak, peşine düşmek, aramak
52. almaya gitmek
53. (k.dili) sal- dırmak
54. (k.dili) çok beğenmek. go for a song çok ucuza satılmak. go great guns büyük bir başarı göstermek. go hang kahrolmak
55. unutulmak. go halves (k.dili) paylaşmak. go hard with güç duruma düşürmek. go hungry aç kalmak. go in and out girip çıkmak. go in debt borçlanmak. go in for katılmak, meraklısı olmak. go into giymeye başlamak
56. meslek olarak seçmek
57. iyice araştırmak
58. bö- lünmek. Two will go into six. Altı ikiye bölünür. Three into two won't go. İki üçe bölünmez. go in with ile girişmek, ile ortak olmak. go into effect yürürlüğe girmek. go it (uygunsuzca, usulsüzce, çılgınca) davran (mak.)
59. meşgul olmak
60. idare etmek
61. atılmak. go mad çıldırmak, delirmek. go native yerli gibi olmak, yerlilere benzemek. go off patlamak, ateş almak
62. gitmek
63. kesilmek
64. uyumak
65. çıkmak (sahneden) The party went off well. Ziyafet başarılı idi. go on devam etmek
66. sahneye çıkmak. Go on ! Devam et! Yapma ! İnanmıyorum. go on strike grev yapmak. go on the road turneye çıkmak (tiyatro toplu- luğu) go on the stage tiyatro hayatına atılmak. go one better (başkasından) daha ileri gitmek. go out çıkmak, evden ayrılmak
67. geçmek (moda)
68. grev yapmak
69. oyundan çıkmak. go over geçmek, öbür tarafa geçmek
70. tekrarlamak
71. incelemek, tetkik etmek, prova etmek
72. (k.dili) başarmak. go places hayatta ilerlemek. go round (bak.) go around. go shares with ile paylaşmak. go steady devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek. go the whole hog istediğini elde etmek için her şeyi göze almak
73. çekinmeden girişmek. go through yoklamak, gözden geçirmek
74. geçirmek (hastalık, tecrübe)
75. üstünden girip altından çıkmak, sarfedip bitirmek
76. durmadan gitmek (tren)
77. kabul edilmek (tasan) go through fire and water büyük imtihandan geçmek, çok ıstırap çekmek. go through with yürütmek, sonuca bağlamak, bitirmek. Go to! (eski) Haydi! go to bed yatmak
78. (matb.) baskıya gitmek
79. cinsel ilişkide bulunmak. go to great expense çok masrafa girmek. go to hell cehenneme gitmek
80. mahvolmak. Go to hell! Allah kahretsin ! Cehennem ol ! go to ground deliğine kaçmak (av) go to one' head başını döndürmek
81. kafasını tutmak. go to pieces parçalanmak
82. manen ve maddeten düşmek
83. sıhhati bozulmak
84. ayılıp bayılmak. go to press basılmak (gazete, kitap) go to sea denizci olmak
85. denize çıkmak. go to the country (İng.) kendi seçim bölgesinin oyuna başvurmak. go to the dogs berbat olmak, mahvolmak. go to the wall altta kalmak, iflas etmek. go to town şehre inmek
86. büyük bir enerjiyle hareket etmek. go together dü- zenlenmek, yerine oturtulmak, uymak takıl- (mak.)
87. iyi gitmek
88. beraber gitmek. go too far fazla ileri gitmek, haddini aşmak. go under batmak
89. if lâs etmek. go under the name of adıyla tanınmak. go underground gizli teş- kilât kurmak, faaliyetine gizli olarak devam etmek. go up çıkmak, yükselmek, fırlamak
90. (tiyatro) sahnenin arka tarafma gitmek
91. (İng.) üniversiteye girmek
92. (k.dili) mahvolmak, bat- (mak.) go up in flames tutuşup yanmak. go with beraber gitmek, uygun olmak, yaraşmak
93. (k.dili) ile flört etmek. go with the tide zamana uymak. go without -siz olmak, mahrum olmak. go without saying söz götürmemek, söylemeye lüzum olmamak, ortada olmak, aşikâr olmak. a going concern başarılı bir iş. a good rule to go by uygulanmaya değer bir kural, fayda görülen bir kural. Here goes! Başlıyoruz! Haydi bakalım! How is it going? işler nasıl gidiyor? Let go ! Bırak ! as far as it goes bir dereceye kadar. as far as that goes mademki ondan bahsediyoruz. Who goes there? (ask.) Kim o ?
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
go /dʒˌɛnɪtˈeɪliə/
1. gitme, gidiş
2. (k.dili.) gayret, kuvvet, enerji
3. teşebbüs, hamle, sefer
4. başarı
5. (k.dili.) anlaşma. All systems are go. Herşey tamam. Başlayabiliriz. Devam edebiliriz. He made a go of it. İşini başardı. It' no go, Olacak iş değil. gonogo gage standart dışı olanlan reddeden mekanizma. on the go hareket halinde, faal.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
go /dʒˈɛnɪtˌɪv/
1. Japonya'da oynanan bir çeşit (satranç)
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
go
canlılık
enerji
deneme
girişim
gitme
gayret
gitmek
ilerlemek
iş görmek
kaybolmak
Kyrgyz—Turkish Dictionary
go
bk. ko.