Cok
Kyrgyz—Turkish Dictionary
cok
1. yok; bulunmuyor; kayıp; hazır bulunmuyor; mende cok : bende yoktur; balası cok : çocuğu yok; coktun cogu : katiyen yok; saga emne cok? : nen yok , nen eksik?; cokko işenbe; : boşuna güvenme!; kelgen cok : o gelmedi; körgön cokmun : gördüğüm yoktur; algan cok : almadı; cokko çıgar- : yok derecesine indirmek; cok cerden : yok yerden , hiç yoktan; cok söz : yok , boş söz , yalan; koy cok sözdü! : bırak şu boş sözü!; coktu süy- löyt : manasız söz söylüyor; közü cokto bk. köz; cok kıluu ; yok etme , kaldırma; etke cokmun : etle başım hoş değil; eti çok yiyemiyorum; suukka cok ekeñsiñ : soğuğa dayanamıyormuşsun; cılında bir kelse — kelet , bolboso — cok; senede bir defa geliyor , yoksa o da yok; sözgö cok : çok söylemez; bargım cok : gitmek istemiyorum; cok bol- : batmak , kaybolmak , ortadan kalkmak; şok bolsoñ — cok bolorsuñ ats. : muzip olursan — mahvolursun; cok er : eşi bulun-mıyan yiğit; cokuñ! : yok , yok!; emne? — coguñuz , cok , cön ele : ne? — bir şey yok , merak etmeyin , i boşuna 2. kayıp , yitik; coktu izdep cürömün folk. : kayıp , yitik arıyorum; 3. ihtiyaç; argımak moynun ok keset , azamet moynun cok ke-set ats. : argımağın (cins atın) boynunu dingil (?) kesiyor , yiğitin boynunu ise , ihtiyaç kesiyor; 4. fu- kara , züğürt; barlar coktu , coktor bardı körgüsü cok : zenginler fakiri , fakirler de zengini görmek istemezler; kolunda cok : elinde yok , fakir , züğürt , muhtaç; 5. yahut veya; ör. bk. kolduu münasebetiyle.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
cok
yok, mevcut olmayan, olmayan. Dunyada ~ zat: dünyada olmayan şey, Allahnı barı-coğu bir kavumlanı kulağına kirmeydi: Allah’ın varı-yoğu (varlığı-yokluğu) bazılarının kulağına (bile) girmiyor, ~ bolmak: yok olmak, tükenmek, ~ etmek: yok etmek, tüketmek, haparı ~ köreme!: haberi yokmuş demek!, ~ğa madar ~!: yoka çare yok (a.s.).