Bul
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
bul
и. ян яклары эшкәртелмәгән такта
Kyrgyz—Turkish Dictionary
bul
I, (genitif: munun, datif: buga yahut boo, akküzatif: munu) : bu; erkek; munun emine keregi bar? : bu, neme lazım? ; munu kördüñbü? : bunu gördün mü? ; gör şunu bakalım! : munuñ kim? : bu yanındaki kimdir? , bu nasıl adam? : munuñ emine? : nedir bu senin? ; daha ne uydurdun? ; munusu emine? ; ondaki nedir bu? ; daha ne uydurdu? ; munuñ üçün yahut munu üçün yahut mun üçün: bunun için, bundan dolayı.
II, 1. para; 2. mal, meta; manifatura; 3. mülk, kıymet, servet; bul coy-: zevk ve safa için para israf etmek; bul coyguç: müsrif.
III, yırtıp, kesip parça parça etmek, kırmak; etegimdi it bulup ketti: köpek eteğimi yırttı; eşiğinin eñsesin kılıç menen bulgamın folk. : kapısının sürgüsünü kılıçla parçaladım.
Uyghur—Turkish Dictionary (Kurban, 2016)
bul
Poyra.
Sakha—English Dictionary (Straughn, 2006)
bul-
v. to find, locate, get; bulumtuo a. able to find; bulugas a. resourceful
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
bul
(malk.) bk. Bulçuk.