Bog
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
bog /bˈɔːd/
1. bataklık
2. bataklık bölge
3. bataklığa ömülmek veya batmak. bogbean su yoncası. bog down tecrübe sonucunda başarılı olamamak. bogland bataklık arazi bog moss bataklık yosunu. bog oak bataklıktan çıkarılan abanoza benzer meşe ağacı. bog ore bataklıklardan çıkarılan bir çeşit demir cevheri. bog rush bataklık sazı. bog spavin atın okçesinin iç tarafında hası1 olan şiş. bogtrotter bataklık arazide oturan kimse. boggy bataklıklı.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
bog
bataklık
hela
kenef
Uzbek—English Dictionary (Dirks, 2005)
bog'
1: (Persian) large garden, orchard; park; country house and garden. ~i.Eram garden of Paradise. istirohat ~i or tomosha ~ park. hayvonat ~i zoo. ~ qil- to plant an orchard; to make flourish, beautify. ~ ko'cha a street running between gardens and orchards outside of a city. biri ~dan (kelsa), biri tog'dan (keladi) disjointed talk, talk of this and that. uzumni ye, ~ini surishtirma enjoy it and don?t ask embarrassing questions.
2: tie, string; knot; bunch, bundle. og'zining ~i qochdi s. bog'ich.
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
bog
bohça, boğ, eşya konan heybe· II, 133, 141;III, 127