Bilek
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
bilek
и. 1) анат. беләзек (кул һәм аякның иң нәзек урынын гына белдерә); 2) күч. көч, куәт □ bilek güreşi yapmak кул көрәштерү
Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)
bilek
Türkiye Türkçesi: bilek
Azerbaycan Türkçesi: biläk
Başkurt Türkçesi: şavşak biläⱬik höyäktäri
Kazak Türkçesi: bilek
Kırgız Türkçesi: bilek
Özbek Türkçesi: biläk
Tatar Türkçesi: biläzik söyägi
Türkmen Türkçesi: bilek
Uygur Türkçesi: biläk
Rusça: zap'ast'ye kist' ruki
Kyrgyz—Turkish Dictionary
bilek
1. dirsekle el arasındaki kısım ; bilek ; bilimi toluk miñdi cıgat , bilegi coon birdi cıgat ats. : bilgisi kamil olan bini yıkar , kolu kalın olan tek bir taneyi yıkar ; uuktun bilegi bk. uuk I ; bilek söögü : bileği teşkil eden iki kemiğin küçüğü ; 2. hayvan ayağının aşağı kısmı ; kalbır öpkö , cez bilek folk. : ciğer elek gibidir , bacakları bakırdandır (sık sık destanda bahadırın atı böyle tasvir edilmektedir ki koşuda hafifliği ve yorulmazlığı ifade eder.)
Explanatory Turkmen Dictionary (Kyýasowa, 2016)
bilek
at. Eliň tirsek bilen goşar aralygy. Bilegi ýogyn birini ýykar, bilimi bolan – müňini (Nakyl).
‣ Bilek ýaly ýogyn (saçyň örümi hakda). Bilek ýaly gara örüm saç aýaklaryna çolaşyp dur (“Edebiýat we sungat”).
Uyghur—Turkish Dictionary (Kurban, 2016)
bilek
Elle kolun birleştiği bölüm, bilek.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
bilek
kol, kol-kanat, destek. Seni cavuñu da ~inden tutar adamı bolmasın: düşmanımın da elinden kolundan tutacak adamı olmasın, ~ koş: omuz, omuz köprüsü, oñ ~: sağ kol, bir birine ~ boluv: bir birine kol kanat germe, bir birine yardımcı olma, karnaş egeç adamğa ~di: kardeş bacı insana kol kanattır, ~ ağaç: avlu kapısını örten ağaç, dokuma tezgâhının yükünü taşıyan ağaç, ~iñi silkgenlikge koluñu kayrı atarıksa(d): kolunu silkelesen de elini nereye atacaksın,
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
bilek
bilek,I, 325, 385, 518;II, 148, 214