t'an
Türkiye Türkçesi – Tatarca Sözlük (Ganiyev, 1998)
tan
и. таң
Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü (Ercilasun, 1991)
tan
Türkiye Türkçesi: tan
Azerbaycan Türkçesi: dan
Başkurt Türkçesi: taŋ
Kazak Türkçesi: taŋ aray
Kırgız Türkçesi: taŋ
Özbek Türkçesi: tàng
Tatar Türkçesi: taŋ
Türkmen Türkçesi: daŋ
Uygur Türkçesi: taŋ
Rusça: rassvet
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
tan /səksˈɛsfəl/
1. (-ned, -ning) tabaklamak, de bagat etmek
2. güneşe göstererek karartmak
3. (k.dili) kamçılamak, dayak atmak
4. güneşte yanıp esmerleşmek
5. sarımsı kahverengi
6. güneşte yanmış ten rengi
7. tanen, mazı tozu
8. açık kahverengi
9. sepicilikte kullanılan. tan pit, tan vat debbağhane kuyusu. tan yard debbağhane, tabakhane.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
tan /səksˈɛʃən/
1. (kıs.) tangent.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
tan
(hayvan derisi) tabaklamak
sepilemek
güneşte yanmak
bronzlaşmak
bronzlaştırmak
güneş yanığı
sarımsı kahverengi
Özbekçe—İngilizce Sözlük (Dirks, 2005)
tan
1: (Persian) body; person. ~ga singdir- to absorb, to take in. ~ tarbiyasi physical education.
2: (Persian) share, lot; initial price or capital. ~ ber- to admit, to own, to acknowledge; to be amazed; to submit to. ~ ol- to admit; to acknowledge.tan-jon, tanu jonbody and soul.
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
tan-
inkâr etmek, kendine ait olduğunu veya kendisinin yaptığını tanımamak, imtina etmek; anı tanbayım: onu inkâr etmiyorum; mu. nü eç kim tana albayt: bunu kimse inkâr edemez; esten tan: histen mahrum olmak,'bayılmak; kişi başkanı tansa da, tokoçtu tanbayt:-insanı herşey bıktırıyorsa da, ekmek bıktırmıyor; etti tanıp kettim: etten nefret etmeye başladım, etten bıktım; akıldan tan-: aklını oynatmak.
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
tan
sabah, ak;am esen serin esinti· III, 157