turklehceleri.org

kaş

Türkiye Türkçesi – Tatarca Sözlük (Ganiyev, 1998)

kaş

и. 1) төрле мәгъ. каш; kalın kara kaşlar калын кара кашлар; yüzük kaşı йөзек кашы; 2) ияр кашы ◊ kaş atmak каш сикертү; kaş yapayın derken göz çıkarmak каш ясыйм дип, күз чыгару; kaşla göz arasında күз ачып йомганчы; kaşlarını çatmak каш җыеру (чыту)

Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü (Ercilasun, 1991)

kaş

Türkiye Türkçesi: kaş
Azerbaycan Türkçesi: gaş
Başkurt Türkçesi: kaş
Kazak Türkçesi: kas
Kırgız Türkçesi: kaş
Özbek Türkçesi: kàş
Tatar Türkçesi: kaş
Türkmen Türkçesi: gãş
Uygur Türkçesi: kaş
Rusça: bróv'

Azerbaycan Türkçesinin Açıklamalı Sözlüğü (Orucovun, 2006)

kaş

əd. [fars.] Bəzən “ki” bağlayıcısı ilə birlikdə işlənib, fövqəladə arzu, həsrət, yaxud təəssüf və peşmançılıq bildirir. Kaş tez gələydi. Kaş elə deməyəydim. Kaş ki, gəlməyəydim. – Parə-parə könlümün suzidərunə tabı yox; Göz yolunda qətrə-qətrə qan olub çıxsaydı kaş! Füzuli. [Mirzə Fətəli:] Kaş hamı belə olaydı. Ə.Haqverdiyev.

Pamukkale Azerbaycan Türkçesi - Türkiye Türkçesi (ADT versiyonu)

kaş

keşke

Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)

kaş

ı, 1. kaş; kerme kaş yahut kıyma kaş: yay gibi kaş; yay kaşlı, kara kaş: kara kaşlı; kaş karaydı yahut kaş karardı: kararlık çöktü, akşam oldu; kün batıp, kaş karayğanda: güneş batıp, karanlık çökmeye başladığında; kaş karayıp, el cattı: karanlık çöktü, halk uyumaya yattı, kırğız brigadası köz menen kaştın arasında öskön: kırgız livası bizim gözümüzün önünde büyüdü; kaş kabaktarın kaykap, içki sırların tartıp koy: hareketlerini dene ve iç sırlarını öğrenmeye ç alış; kaşında: üzerinde, yanında; kaşıma: yanıma; baş kaşında bol-: yakından iştirak ederek bir şeyin yanında hazır bulunmak; kirpigim kaşım (yahut kabağım kaşım) debeyt: “kirpiğim kaşım yahut gözkapağım kaşım demiyor yani, aldırmıyor; mından tap taza kutulat, kirpigim kaşım debeyt: bundan ter temiz kurtulur, ona vız gelir; kas serp- (yahut kaş ur-): (kırıtarak) kaş seğirtmek, oynatmak; kaş tartpay: göz kıpmadan, cesaretle, atılganlıkla; 2. eyer kaşı; eyerdin kaşın taanıttı: hakkından geldi (harf.: ona eyer kaşını tanıttı); mından eyerdin kaşın taanıp cürsün: bundan böyle hatırında tutsun;


ıı. (seyrek kullanılır) taş.


ııı: kaştay (yahut kaş-taştay) tunuk suu: çok duru su.

Türkmencenin Açıklamalı Sözlüğü (Kyýasowa, 2016)

kaş

at. 1. Ters, jet. Hoş mylaýym boluň, kem suhan olmaň, Menden zynhar, iliň bilen kaş bolmaň! (Magtymguly). 2. Duşman, ýagy.

Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)

kaş

kaş. Koş ~: bitişik kaşlı, caya ~lı: hilal kaşlı, ~ sılayma dep közün alma (d): kaş yaparken göz çıkarma, ~ların tüymek: kaşlarını çatmak, kara ~ adam: kara kaşlı adam, köz ~ etiv: göz kaş işareti yapma.

Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)

kaş

göz üstündeki kaş· I, 424, 524; II, 328; III,152

kaş, lekesiz beyaz veya kara ta;·I, 330; III, 22, 152


Son arananlar: