turklehceleri.org

obur

Turkish to Pure Turkish Dictionary (Kuleli, 2013)

obur

[Köken: Yerel] Oburu açık, Yiyecen, Yerdoymaz

Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)

obur

и. туймас тамак, убыр

Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)

obur

Türkiye Türkçesi: obur
Azerbaycan Türkçesi: garıngulu
Başkurt Türkçesi: ubır birän askirnä
Kazak Türkçesi: obır tamaksav
Kırgız Türkçesi: sorğok oburu açık
Özbek Türkçesi: meçkãy àçàfät yebtoymäa
Tatar Türkçesi: ğuc komağay birän korsak
Türkmen Türkçesi: iyeceŋ horan
Uygur Türkçesi: opkur opkan boğaz
Rusça: objóra projorlivıy nenasıtnıy

Kyrgyz—Turkish Dictionary

obur

I, obur; obur uydan çobur muzoo tuuyt ats. : obur inekten bayağı (külüstür) buzağı doğar.


II: obur-tobur: ayak patırtısı.

Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)

obur

1. kurnaz, şeytan. ~ adam: kurnaz adam. 2. büyücü, efsuncu, üfürükçü. ~ katın: büyücü kadın. 3. cadı, masal cadısı (Karaçay batıl inancına göre, kötü kalpli cadı kadın geceleyin kediye benzer bir hayvan kılığına girerek yeni doğan bebeklerin yedinci gününde bacadan inerek, herkes uyurken çocuğun yüzünü yalar, kanını emer; bundan sonra çocuk iflah etmez. Anadolu'da da buna a l b a s t ı tabiri kullanılır. Yine inanışa göre, oburun saldırısını önlemek için akraba ve komşuların genç kızları ile genç erkekleri yedinci gece bebeğin bulunduğu odaya toplanarak sabaha kadar nöbet tutarlar ki, buna ıstım saklav denir.). ~ calağança: cadı yalamış gibi, ~ emgença: cadı emmiş gibi, ~ calağan: (med.) derinin benek benek beyazlaşmasıyla müterafık bir hastalık, vitiligo hastalığı, ~ ketdi, orun kaldı: cadı gitti, yeri kaldı (birisi gider de yeri boş kalırsa, onun yerine geçmek isteyenler bulunur; bunu ifade etmek için kullanılan bir deyim).


Last searches: